Resmi instagram sayfamızdır

30 Aralık 2015 Çarşamba

Mavi'ye özlem

                                                    
 Bu kadar kolaydı dimi seni sevmiyorum demek. Yıllarca her gün bir fiil bana sevgini anlatırken bir anda sevmiyorum demek , mutlu değilim demek. En çok güvendiğim,  yanındayken bile bana seni artık sevmiyorum diyebilmek. Anlayamıyorum ya kafayı yemek üzereyim. Yıllarca üzerinde emek harcanan bu sevgi nasıl bir anda bir kaç kelime ile mahvolur. Dünyam döndü be güzellik, nefesim kurudu. Artık eskisi gibi bakamıyor gözlerim etrafa. 
  Hadi söylesene bir daha seni seviyorum diye. Önceleri bence anlamını kaybeden bu söz artık kulağımda hasretiyle beklenen bir cümleden öte hayal oldu artık. Hayat değersizleşti be güzellik. Etrafımdaki insanlar özelliklerini kaybetti. Daha bir soluklar sanki gözümde. Hayat bulanıklaştı sanki ha ? Yada yorulan gözlerim artık çevresini bulanık görüyor. Hiç bir renk artık bana o mavi' in ki kadar güzel gelmiyor. Hiç bir söz bana seni seviyorum'dan güzel gelmiyor artık. Meğersem o saçların ne kadar da güzelmiş be güzelim. Yanımdayken acaba daha'damı kıvırcık yapsak deyip beğenmediğim saçlar hani. Meğer onlarmış benim sevdiklerim. Meğer ben dışarıda ararken seni, yanımdayken unutmuşum da farkında değilmişim. Söylesene seni mutlu edemeyen ben, bir daha mutlu olabilecek miyim ? Yanaklarına dokunmadan sana sımsıkı sarılıp kokunu almadan nasıl devam edeceğim şu hayata... Beni ne bitirdi biliyor musun güzellik. Beni maymun iştahım bitirdi. Mutluluk'ta mutluluk aramak bitirdi. Sevgine değersiz yaklaşımım bitirdi. Aslında bu ilişkide biten tek şey sevgin değil, benim çocukluğum, gençliğim, akılsızlığı'm , pervasızlığı'm , aptallığım kısacası hatalarımda seninle bitti. Bakıyorumda kendime acaba ne zaman bitecek bu acı diye, sanırım baya zamanım var. İlk defa göğsümün içinde bir acı var. Uykudan uyandığımda ağzımda kötü bir tad var. Sanki zaman yavaş akıyor artık etrafımda. Bu aralar düşünür oldum. Acaba oda arkadaşımla aynı zaman diliminde miyiz diye ? :) Yok maviş değilim, sonunu bilmediğim bir zaman diliminde yalnızım ve bu yalnızlığım ne zaman biter hiç bilmiyorum.                                          
                                                  BURAK UNCU

Bir Karahindiba Çiçeğinin hikayesi



 Ey dostlar bu yazacaklarım karahindiba çiçeğinin hayatıdır, nasıl ufacık bir rüzgarla dağılmasıdır, parçalanmasıdır , kaybolmasıdır , yok olmasıdır aslında. Peki o biliyor muydu böyle olacağını diye sorsak ? Acaba hissediyor muydu bir rüzgarda dağılacağını ? Bana sorarsanız  bilmiyordu. Oda kendisini tanımıyordu. Hani bir laf vardır yumruk atmayı bilmeyen kendisininkini balyoz sanırmış. Bence oda kendini karşısındaki kavak ağacı gibi güçlü hissediyordu. Yanındaki çimenlere baktıkça kendini uzun hissediyordu. O tozları yada tüyleri artık ne dersek onların onu terketticeğini rüzgar ile kaybolacaklarını bilmiyordu bence. Her o tüy parçası yeni birer karahindiba olunca bu döngü hep devam edecek ve çoğalacaklardır işte. Peki tek başına yalnız kalan o sap ne yapacaktı artık bunu hiç düşündünüz mü? Ben söyleyeyim size. Bir süre kendini avutmaya başlayacak, içinde oh be rahatladım zaten başımda ağırlıktı diyecek. Saatler geçecek hava kararacak, geceleri gündüzler , gündüzleri geceler takip edecek. Rüzgar sertleşecek. Düne kadar kendini avutan o sap yavaş yavaş  yalnızlıkla kendini bitirecek. Şimdi Suat'a sorsak karahindiba çiçeğinin dibine bira döker namussuz. :) Ona ve diğerlerine kalsa her şey bira ile çözülüyordu sanki. Bira sadece kısa bir süreliğine unutturuyordu halbuki. Devamında ise unuttuğumuz  için dahada çok kahrolmuyor muyduk. Yalnızlığımızla acımızla , sevgimizle dahada çok her defasında daha fazla günlerce, haftalarca bazen aylarca veya  yıllarca ağlamadık, köşelerde diz çöküp yaratan'dan medet ummadık mı ?
 Hayat hiç ummadığımız gibi akıp gidiyor be dostlar. Bugün bir kez daha anladım hiç bir şeyin bir garantisi yok şu hayatta. Hiç bir şeyin. En güvendiklerimiz bile bir gün sizi yanıltabiliyor. Bana sorsanız o karahindiba çiçeğinin sapı'da o tüylere güveniyordu. Ve bakın onlar en ufacık bir rüzgarda terk edip kendi yollarını çizdiler. Şimdi sorsanız o tüylere yalnız bıraktıkları saplarını , acaba haberleri var mı diye. Ben size söyleyeyim verecekleri cevabı. Hatırlamayacak bile çünkü onun  güveni artık eski sapına değil, karşısındaki kavak ağacına.
                                                                     BURAK UNCU

29 Aralık 2015 Salı

HAYALLERİNİZ HEP SICAK KALSIN



Aklım yine acılar yalnızlığını kovalarken, ben biramdan yudumlayarak hayallere dalmaktan kendimi kaçıramıyordum yine.Güzel
hayallerim olsun istiyorum içinde umutsuz ,mutsuz hiç bir canlının olmadığı bir hayal istiyorum , motorumu maviliklere
doğru sürmek istiyorum , anlamsız çelişkiler içinde  yine aklım ve bedenim, aklım yalnızlığı kovalarken benimdeki enerji
beni hayallerden hayallere sürmekten vazgeçmiyordu.Sadee hayal kurarken mutlu olabiliryorsa  insan , işte o insan
gerçekten yalnızdır .Bu yalnızlığım bazen benim için iyi bazen de dünyanın en kötü acısından beter oluyor.Hayatı mı zehir
zembereğe döndürüyor böyle acılar hayatımı.Oysa mutlu olmak bu kadar mı zor gibi sorulardan kendimi kaçıramadığımı
görüyorum.Ne yapmalıyım bunlardan kurtulmak için, içimde tatlı bir telaş var yine , bir gün kendimi çılgınlar gibi
eğlendirip ,kendi özüme ulaşmak istiyorum gecenin sonunda.Sonra her şeyin bir den bire herşeyin güzel olması gibi
hayallerden alamıyorum .Hayallerinizi hep sıcak tutmanız dileğiyle ...
                                                     
                                                                                                          SUAT KARAKOÇ

BİLMİYORUM


Soğuk bir kış gecesi hayallerim ve ben başbaşa oturuyorum.Düşünüyorum eksik nerde hayallerimde mi yoksa bende mi. Bir insanın hayalleri eksik olabilirmi ki, hayal sonuçta sınırı belirlemek mümkün olabilirmi ki .Biramdan bir yudum daha aldım , varlığımın bu dünyaya ne ifade ettiğini çözemiyorum. Bir hiç miyim yoksa, yalnızlıktan saçmalıyor muyum .Neydi bizim bu hayattaki hedefimiz iyi bir okul okumak, iyi bir işe girip yüksek maaş almak ,evlenmek,çocuk yapmak onları okutmak. Bu mu herşey bende bunları yaşayarak mı geçiricem ömrümü. Hayır bu olmamalı. Varlığım bu dünyada bi farklılık bırakmalı ama bu farklılık ne bunu çözemiyorum bir türlü. Bunu nasıl ne yaparak başarıcam. Çok iyi bi kariyer mi, çok para kazanarak mı. Bunları düşünmek bile zor geliyor bazen. Şuan sıkıldım bile karşımda oturan dostum Eren Bregoviç sigarsını yaktı ve adeta sen ne yapıyorsun diyen gözlerle bana bakıyor. Teomanın da dediği gibi "Düşünme, kim anlayabilmişki sen anlayabilesin böyle".

AZ BULUNAN BİR ŞEY : DOSTLUK


İçimde bir sıkıntı oluyor bazen ne ne olduğunu anlayabiliyorum bazen ne de neden kaynaklandığını ,içimi kara bulutlar kaplıyor böyle zamanlar da ,canımın sıkıntısını alabilecek birşeyler yapmak istiyorum, hem de hiç birşey yapmak istemiyorum.Böyle durumlarda bir dostu olmalı insanın ,seni tanıyan anlayan senin moralin bozuksa bile sen belli etmesende anlayabilen, sıkıntını giderebilecek şeyleri bilen bir dostu olmalı insanın .Gerektiğinde senle kavgaya da girecek ,gerektiğinde çılgınlar gibi eğlenecek .Sana yanlış yaptığında sana yanlışını söyleyecek öyle çekinmeyecek aman arkadaşım kırılır diye dobra olucak anlayacağın.Çünkü bu bok dünya da canın sıkıldığında yanına gidebileceğin biri olmalı sen yolunu kaybettiğinde seni doğru yola itecek .Gerçek dostlar aslında yıldızlara benzer,karanlık çökünce ilk onlar görünür.Dost vurulunca değil unutulunca kahrından ölürmüş derler.Biz dosyalarınızı kır çiçekleri gibi avucumuzda değil,kurşun yarası gibi yüreğimizde saklarız.O zaman güzel dostluklar içelimm.MUTLU OLUN EFENİM ESEN KALIN


                                                                                                                       SUAT KARAKOÇ

KEŞFETMELİ İNSAN KENDİNİ


Yaratan herkese ayrı ayrı özellik vermiş , hiçbiri ,birbirinin aynısı değil mükemmel ötesi bir sey bu ? Bu kadar insanın yeteneğini görünce kendimi bazı sorulardan alamiyorum, benim özelliğin ne ,ben ne işe yarıyorum bu dünyada ,bu dünyaya neler kattım şimdiye kadar,neler katabilirim inanıyorum ki benim ki gibi birçok insanın aklını kurcalıyor bu sorular.Bunlar bizim geleceğe dair korkularımızdan başka bir şey değildir aslında.Elbette yaratan herkese bir özellik vermiştir,seni yarattıysa illaki kendi ilminden bir nebze de olsa seni ödüllendirmiştir.Kimileri yeteneğinin farkına erken varır ,kimileri geç farkeder.Elbetteki hayat ta tecrübe ede ede bulacağız bunları.Sadece sabretmek düşer bize burda kalan tabi bu yan gelip yat nasıl olsa bir yeteneğin var illaki çıkacak değil.Yeteneğimiz(özelliğimiz) hayatımızda belirli yerlerde belirli parçalarla bize verilmektedir.Biz bunları adeta bir yapboz yapar gibi birleştirirsek eğer yaratanın bize lütfettiği özelliğimizi keşfedebiliriz .Unuutmayın ki kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe,insan, yeni okyanuslar keşfedemez asla.Herkesin bir yeteneği var yeterki siz bunu keşfedin.MUTLU OLUN EFENİM DAİMA


                                                                 

                                                                     SUAT KARAKOÇ

22 Aralık 2015 Salı

BİR HAYALİ OLMALI İNSANIN

                        BİR HAYALİ OLMALI İNSANIN




       

      Gözlerim uzaklara dalıyor bazen ,gidip te göremediğim ama görmeyi hayal ettiğim yerleri,yapmak istediğim ama yapamadığım şeyleri görüyorum oralar da .Mutluyum, eğleniyorum hayat güzel çünkü  insanın hayal ettiği şeyleri yapmasından daha güzel ne olabilir ki?

21 Aralık 2015 Pazartesi

ACININ ÜSTÜNE BIR KAÇ SÖYLEŞI

ACININ ÜSTÜNE BIR KAÇ SÖYLEŞI







 İnsan bazen acının üstüne gitmeli,gidebilmeli.Sevdiklerinin acı çekmesine görüp,katlanmak kadar hayatda daha zor bişey olabilir mi?
Acıya ne kadar dayanabildiğimizi merak eden var mı acaba benim gibi bu şizofrenik bi durum mu bilmiyorum ama böyle şeyleri merak etmekten de kendimi alıkoyamıyorum.